• 26 Şubat 2022 Cumartesi

PÜİS'İN 55. YILINDA 81 İLİN AKARYAKIT BAYİLERİ ANKARA'DA BULUŞTU

Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) düzenlediği Ulusal Bayi Buluşması açılış töreninde konuşan Genel Başkan Okumuş akaryakıt bayilerinin sorunlarına değinerek; “Akaryakıt fiyatlarının artışında bayilerin tek bir kuruşluk etkisi dahi yok.” ifadelerini kullandı.

Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası’nın (PÜİS) 55’inci kuruluş yıldönümü Ankara’da gerçekleştirildi. 81 ilden bini aşkın bayinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlik kapsamında sektörün sorunları ve geleceği ele alındı.
PÜİS bayi toplantısında konuşan akaryakıt bayileri, kar marjlarının yetersizliği nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları dile getirdiler.
Açılış konuşmasını gerçekleştiren PÜİS Başkanı İmran Okumuş, sektörün sorunlarını tek tek sayarken bu sorunları tam 100 maddede dile getirdi.

Başkan Okumuş, bu maddeler arasında; vergi kaçakçılığı, maliyetin altındaki fiyatlar, lisanssız depolara otomasyon kurulması, otomasyon verilerinde şeffaflık, yazarkasaların sıfırlanması, bitirilemeyen fatura ticareti, akaryakıt harici ürünlerin akaryakıt yerine kullanılması, KDV’nin ÖTV’ye eklenmesi ve ÖTV’siz yakıtlar gibi başlıklara değindi.

PÜİSGenel Başkanı İmran Okumuş’un gerçekleştirdiği konuşmanın tam metni şöyle:

Sektörümüze Emek, Ömür, Gönül ve Destek Veren Değerli Meslektaşlarım,
Dağıtım Şirketlerinin Kıymetli Temsilcileri,
Sendikamızın Değerli Yöneticileri,
Kıymetli Bölge Başkanlarım, İl Başkanlarım,
Yüksek İstişare Konseyimizin ve Gençlik Konseyimizin Değerli Başkan ve Üyeleri,
Basınımızın Güzide Temsilcileri,
Hepinizi Şahsım ve PÜİS Teşkilatı adına saygıyla selamlıyorum.
Toplantımıza hoş geldiniz.
Bugün burada artan akaryakıt fiyatları tüketici ve bayileri nasıl etkiliyor, akaryakıt fiyatlarının artışında bayilerin bir rolü var mı, bayiler ekonomik sorunlarını nasıl aşacak gibi birçok konuyu masaya yatıracağız.
Tam da son yılların en büyük fiyat artışının olduğu gün bu toplantımızı yapıyoruz. Dileğimiz ve temennimiz bu zammın son zam olmasıdır. Bunu hem ülkemiz için, hem sektörümüz için, hem de tüketicilerimiz için diliyorum.

Peki hangi konuları konuşacağız?
Vergi kaçakçılığını mı?
Maliyetin altındaki fiyatları mı?
Lisanssız depolara da otomasyon kurulmasını mı?
Uçtan uca takip sistemini mi?
Otomasyon verilerinde şeffaflığı mı?
Otomasyondaki entegrasyonu mu?
Otomasyonun devre dışı bırakılmasını mı?
Yazarkasaların sıfırlanmasını mı?
Yoksa plakaların hala elle girilmesini mi?
Bir türlü bitirilemeyen fatura ticaretini mi?
Akaryakıt harici ürünlerin akaryakıt yerine kullanılmasını mı?
KDV’nin ÖTV’ye eklenmesini mi?
ÖTV’siz yakıtları mı?
Yollardaki ışıklı fiyat panolarını mı?
Ulusal markerin kaçağın tek göstergesi olmasını mı?
Kaçak tüp dolumlarını mı?
Otogazdaki anlamsız fiyat rekabetini mi?
Dağıtıcılar arası ticareti mi?
Haksız ceza kesilen binlerce bayinin halini mi?
Öldürücü boyuttaki idari para cezalarını mı?
Lisans bedellerinin çok yüksek olmasını mı?
Mesafe tahdidi yüzünden LPG satamayanları mı?
Bayinin tek dağıtıcıya mahkum bırakılmasını mı?
İhtar mekanizmasını mı?
Bayilerin ikmal konusundaki mağduriyetlerini mi?
Fiyatların şeffaf olmamasını mı?
Taban yerine her defasında tavan fiyat uygulanmasını mı?
Serbest kullanıcıları mı?
Kamera sistemi zorunluluğunu mu?
Yeni nesil yazarkasaları mı?
Belediyelerin istasyonculuğa soyunmasını mı?
Yoksa istasyonların rant kapısına dönüştürülmesini mi?
GSM nedeniyle yaşadığımız sorunları mı?
ADR/Taşıt Uygunluk Belgesini mi?
Taşıt Durum Tespit Belgesini mi?
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesini mi?
Taşıdığımız akaryakıtı her defasında bildirme zorunluluğunu mu?
Taşıma evrakı zorunluluğunu mu?
Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemini mi?
GSM ile ilgili kazanılmış haklarımızın gasp edilmesini mi?
İntifa hakkı terkin harcını mı?
Sigorta yükümlülüğünü mü?
Sıfır atık uygulamasını mı?
Ulusal Bayram Çalışma Ruhsatı harcını mı?
Yer altındaki tanklar için bile emlak vergisi istenmesini mi?
Yıkama ve yağlama hizmeti ile ilgili sorunlarımızı mı?
Vatandaşa ücretsiz olarak sunduğumuz hava saatlerini mi?
Atık beyanını mı?
Tehlikeli atıkların bertarafını mı?
Buhar geri dönüşüm sistemi kurmayı mı?
Avrupa uyum yasalarına uymayı mı?
Sayaç muayenelerinde TSE ile yaşadığımız sorunları mı?
Damga planı nedeniyle yaşadığımız sıkıntıları mı?
Etiketsiz dispenserlerin hesabının bizden sorulmasını mı?
Sayaç kontrolü için yüzlerce kilometre yol gitmemizi mi?
Yangın Yönetmeliğini mi?
Her kurumun farklı emniyet mesafesi istemesini mi?
Pompaya değil, her bir tabancaya ayrı ayrı ceza verilmesini mi?
Doğru ölçen sayaçlara kesilen cezaları mı?
Tankerlerin alttan dolum mecburiyetini mi?
İlan ve reklam vergilerini mi?
Tarım Kredi Kooperatifleri ve Pancar Üreticileri Birliği’nin haksız rekabetini mi?
Ya da bu birliklerin tarımsal satışlarımızı engellemesini mi?
İmar Kanununun istasyonlardaki ticareti engellemesi mi?
Patlamadan korunma dokümanı hazırlamayı mı?
Çift cidarlı tankları mı?
Sorumlu müdür uygulamasını mı?
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanını mı?
İş Güvenliği Uzmanını mı?
Bazı sektörlerde uygulanan 2 vardiyanın sektörümüz için uygulanmadığını mı?
Yıpranma payı hakkının çalışanlarımıza tanınmamış olmasını mı?
Psikoteknik raporlarını mı?
Şoförlerimiz için eziyet haline gelen SRC 5 belgesi sınavlarını mı?
Yoksa şoförlerimize getirilen 65 yaş sınırını mı?
İstasyonumuzdaki LPG ikmal personelinin yağmurda, çamurda yerlerde sürünerek ikmal yapmasını mı?
Sadakat kartlarını mı?
Hizmet paketi katılım bedelini mi?
Dağıtıcılara verilen satış taahhütlerini mi?
Yoksa dağıtıcıların pandemiyibile mücbir sebep kabul etmemesini mi?
Elleme, ürün edinme bedelini mi?
Ulusal Stoku mu?
Her önüne gelene indirim kartı verilmesini mi?
Otomasyon katkı ve işletim bedelini mi?
Dağıtım şirketlerinin istasyonculuğa soyunmasını mı?
Ya da kanunda öngörülen bayi sayısı sınırlamasını delmelerini mi?
5015 sayılı Kanununun 4. Maddesinin k fıkrasında yer alan eşitlik ilkesine rağmen, dağıtıcıların kendi işlettikleri istasyonlara ayrı, bizlere ayrı şartlar uygulamaları ve kendi işlettikleri istasyonlara ayrıcalık tanımalarını mı?
Yerlerde sürünen kar marjımızı mı?
Nakliye ücretlerini mi?
Kredi kartı komisyonlarını mı?
Finansman maliyetini mi?
Artan faiz oranlarını mı?
Teminat mektubunu mu?
Elektrik maliyetini mi?
Personel maliyetini mi?
Elektronik satışları mı?
Finansal promosyonları mı?
Bir türlü kendimizi anlatamayıp, hala akaryakıt fiyatlarındaki artışın suçlusu olarak görülüyor olmamızı mı?

Kıymetli Meslektaşlarım,

Merak ediyorsanız kaç sorunumuz var diye ben size söyleyeyim.
Biraz önce size tam 100 sorun sıraladım.
Başka bir sektörde bu kadar sorun olacağını zannetmiyorum.
El insaf.
Saydığım sorunların her biri akaryakıt bayilerinin ekonomik sıkıntıya sokan, itibarını zedeleyen, vatandaşla ilişkisini bozan gerçek sorunlar.
Ve bu sorunları, salonda bulunan, bulunmayan bayi kardeşlerim ve çalışma arkadaşlarımın hepsi bizzat yaşıyor.
Evet sorunlarımızın farkındayız. Çözüm yollarını çok da iyi biliyoruz. Zaten PÜİS olarak bugüne kadar onlarcasını çözüme kavuşturduk.

Hükümet, EPDK ve sektörün diğer paydaşlarıyla birlikte neyi çözdük?

Peki neyi çözdük?
Çözdüğümüz konulardan biri Genel Başkanlık görevine başladığım ilk günden beri kendime öncelikli görev edindiğim otomasyon bedellerinin bayinin sırtına yüklenmemesi meselesi oldu.
Harcadığımız yoğun mesai sonucunda EPDK’nın 2019’daki kar paylaşımına ilişkin kurul kararında bu sorunu da çözen bir düzenlemeye yer verildi ve bayilerin sırtındaki bu yük kaldırılmış oldu.

Neyi çözdük?
Dağıtıcıların kendi sorumluluklarını bayiye yüklemelerinin önüne geçtik.
EPDK’nın yine 2019 yılında yaptığı düzenlemeyle elleme, ürün edinme, ulusal stok, ulusal marker, dağıtıcı markeri, farklılaştırılmış ürünlere ilişkin katkı maliyeti, harmanlama maliyeti gibi dağıtıcının sorumluluğunda olan hiçbir maliyet herhangi bir isim altında bayilere yansıtılamayacak.

Neyi çözdük?
Dağıtıcılar uyguladıkları finansal promosyonların maliyetlerini yıllarca bayilerin sırtına yüklediler.
Girişimlerimizin sonucunda finansal promosyonların mali yükü bayilerin sırtından alındı.

Neyi çözdük?
Bayiler yıllarca öldürücü boyuttaki idari para cezaları nedeniyle mağdur oldular.
Biz de bu öldürücü boyuttaki cezaların caydırıcı boyuta indirgenmesi ve cezaların suçun kapsadığı alanla orantılı hale getirilmesi için yoğun bir mesai harcadık.
Bu çalışmalarımız da olumlu sonuçlandı. Cezalara alt ve üst limit getirildi. Verilen idari para cezaları akaryakıttan elde edilen ciroya oranlanarak bu alt ve üst limit arasında kesiliyor.
Bayiler için uygulanan ve hala yüksek olduğunu düşündüğümüz bu ceza miktarlarının daha makul seviyelere indirilmesi için çalışmalarımız devam ediyor.

Neyi çözdük?
Belediyelerin resen yaptığı adres değişikliğinde bayilerden yeniden GSM isteniyordu.
Yaptığımız çalışmalar sonucunda artık GSM’nin sadece adres bölümü değiştiriliyor.

Neyi çözdük?
Çevre Bakanlığı 9 Haziran 2020 tarihli ResmiGazete’de yönetmelik değişikliği yayınlandı.
Bu düzenleme ile istasyonların devirleri imkansız hale gelmişti. Girişimlerimiz neticesinde bu sorunu çözdük.
17 Nisan 2021 tarihli ResmiGazete’de yayımlanan yeni düzenlemeyle devir işlemi sadece işletmecinin kusuru nedeniyle mevzuata aykırılık oluşmuşsa yapılamayacak.

Neyi çözdük?
Yıllarca sektöre ceza kesilmeden önce uyarı verilmesine yönelik bir mekanizma kurulmasını talep ettik.
Şu anda petrol sektöründe 35, LPG sektöründe ise 18 fiil uyarı mekanizması kapsamında bulunuyor.

Başka neyi çözdük?
Bayilerimizin sırtında bir yük olan Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı zorunluluğunu ortadan kaldırmak için yoğun bir mücadele sergiledik.
Bu zorunluluğu defalarca erteletmeyi başardık.
Geldiğimiz noktada dış satışı olmayan, sadece alıcı konumunda bulunan istasyonlar için bu zorunluluk kaldırıldı.

Neyi çözdük?
Çevre Bakanlığı bir düzenleme yaparak benzin buharının geri kazanılması için dağıtım şirketlerinin depolarına, tankerlere ve istasyonlara birer sistem kurulmasını öngördü.
Bu sistemlerin kurulması sektörümüze yaklaşık 629 Milyon Euro’luk bir faturaya mal olacaktı. Yoğun girişimlerimizle uygulamanın ertelenmesini sağladık.
Bu zorunluluğun en az 10 yıl ertelenmesi için girişimlerimiz yoğun bir şekilde sürüyor.
Öte yandan bu maliyetleri en aza indirmek için Dünya Bankası’ndan düşük faizli kredi bulmak için girişimlerimiz var.

Neyi çözdük?
Mevcut tanklar için de getirilen çift cidar zorunluluğunu çözdük. Sadece yeni yapılan istasyonlarda ve değişen tanklarda bu zorunluluk aranacak.
Bu sorunu çözmeseydik binlerce tank sökülüp yerine yenisi takılmak zorunda kalacaktı.

Neyi çözdük?
Sektörümüzün en büyük sorunu olan vergi kaçakçılığı ve maliyetin altındaki satışların bitirilmesi için yoğun mesai harcadık.
Bu çalışmalarımızın sonucunda 2021 yılında bir kanun değişikliği yapıldı. Kanun değişikliyle yazarkasalara müdahale edenlere 5 yıla kadar hapis cezası getirildi.

Neyi çözdük?
Yıllardır otomasyon firmalarının da akredite olmasını ısrarla talep ediyorduk. Nihayet bu talebimiz de olumlu karşılık buldu.
Ve bir kanun değişikliğiyle otomasyon sistemini sadece EPDK tarafından yetkilendirilen şirketler tarafından kurulması karara bağlandı.
Yetkilendirilen bu şirketler de EPDK tarafından sıkı bir biçimde denetlenecek ve uygunsuz işlemleri nedeniyle ciddi cezalara maruz kalacaklar.

Neyi çözdük?
Adımızı lekeleyen hırsızların sektörümüzden temizlenmesi öncelikli ve değişmez gündem maddemizdi.
En büyük mücadeleyi bu konuda verdik. Yapılan bir kanun değişikliğiyle amacımıza ulaştık.
Artık sahte fatura düzenleyenlerin faaliyetleri durduruluyor. Kesinleşmiş mahkeme kararı ile de lisansları iptal ediliyor.
Ve aynı istasyon için bir başka kişiye de lisans verilmiyor.
Öte yandan kanuna karşı hile veya yalan beyanda bulunduğunun tespiti ile lisansı iptal edilenlere yeniden lisans verilmiyor. Bunlar sektörümüz adına çok önemli bir kazanımlardır.

Neyi çözdük?
Dağıtıcılar arası ticaret, sektörümüzde en yaygın kullanılan vergi kaçakçılığı yöntemlerinin ilk sırasına oturmuştu.
Sektöre art niyetle giren bazı dağıtım firmaları kanunun kendilerine tanıdığı bu hakkı suiistimal ederek devletin milyarlarca liralık vergi kaybına neden oldular.
Yetmedi sektörde haksız rekabete neden oldular. İtibarımızı zedelediler. Bunlarla da ölümüne mücadele ettik. Yapılan kanun değişikliğiyle dağıtıcılar arası ticaret olması gereken çizgiye çekildi.
Bu yılın başından itibaren sadece iki dağıtıcı arasında bu ticaret yapılabilecek. Üçüncü bir dağıtım şirketi bu ticaretin bir parçası olamayacak.

Neyi çözdük?
Sektörümüzdeki vergi kaçakçılarının en sık kullandığı yöntemlerden biri de aynı irsaliye ile birden fazla tankerle ikmal yapmaktı.
Faturanın bir hafta sonra kesilmesi kaçakçılara bu imkanı veriyordu. Fatura ile irsaliyenin eş zamanlı kesilmesi için çok uğraştık. Nihayet istediğimiz düzenleme yapıldı.
Ve artık irsaliye ile fatura aynı zamanda kesilmek zorunda. Dolayısıyla bu yöntem, kaçakçıların ellerinden alınmış oldu.

Değerli Bayi Kardeşlerim,

Bunca çalışma, bunca emek, bunca mücadele sonunda birçok kazanım elde ettik. Sendikamızı gurur duyacağımız bir noktaya taşıdık.
Bugün hala 100 tane çözülmesi gereken sorundan bahsediyorsak, bugün Anadolu’da kapısına kilit vurmayı düşünen binlerce bayi varsa, bu bizim az çalışmamızdan değil, akaryakıt sektörünün para basan darphane gibi görülmesinden kaynaklanıyor.
Herkesin gözü bizim üstümüzde. Herkes sektörün bir tarafından tutmuş çekiştiriyor. Herkes bizden bir parça koparma peşinde. Ama bizim dayanacak gücümüz kalmadı.

Biz darphane değiliz. Çok düşük karlarla ayakta durmaya çalışan onurlu, devletine ve milletine bağlı birer ticaret erbabıyız.
Tek amacımız vatandaşlarımıza en kaliteli hizmeti sunmak ve kazandığımız birkaç helal lokmayı da evimize, ailemize götürebilmektir.
Bunun dışında başka bir derdimiz, amacımız ve ajandamız yoktur.

Ama bugün bayiler zarar ediyor. Bazıları istasyonunu devretti. Birçoğu da iflas noktasına geldi.
Gelirimiz giderimizi karşılamıyor. Elektrik faturamızı bile ödemekte zorlanıyoruz.
Akaryakıt fiyatları öyle hızlı artıyor ki, başımız dönüyor, sattığımız malın yerine yenisini koyamıyoruz.
Kredi kullanmadan, borç almadan ticaret yapan tek bir bayi yok. Hatta birçoğunun elinde teminat göstereceği değerli bir mal varlığı kalmadığı için bankalardan kredi dahi alamıyor.

Hal böyleyken akaryakıt fiyatları arttıkça bayilerin daha fazla para kazandığını düşünen çok geniş bir kesim var.
Biz bayinin ne kazandığını, maliyetlerinin ne olduğunu, fiyatların nasıl belirlendiğini kamuoyuna doğru biçimde anlatmak zorundayız.
İşte bugün burada toplanmamızın amaçlarından bir tanesi de budur.

Yani akaryakıt bayileri hakkında ortalıkta dolaşan bilgi kirliliğini temizlemek, yaptığımız çalışmalar hakkında sizleri bilgilendirmek ve sizlerle istişare ederek sorunlarımıza çözüm yollarını üretmek için bir araya geldik.
Buradan tüm kamuoyuna sesleniyorum.

Akaryakıt fiyatlarının artışında bayilerin tek bir kuruşluk etkisi dahi yok. Fiyatlar tamamen uluslararası piyasalarda şekilleniyor ve EPDK’nın belirlediği metodoloji doğrultusunda oluşturuluyor.

Biz de dağıtıcılarımız tarafından tavsiye edilen fiyatlar doğrultusunda vatandaşlarımıza satış yapıyoruz.
Her fiyat artışında tıpkı vatandaşlarımız gibi biz de mağdur oluyoruz. Hatta bizim uğradığımız ekonomik kayıp, vatandaşlarımızın kayıplarının çok daha üzerinde ve ötesindedir.

Elektrikten doğalgaza, işçi ücretlerinden aldığımız yakıtın fiyatına kadar her şey inanılmaz hızlı artıyor. İşletme maliyetlerimizdeki bu büyük artışlar sermayemizi hızla eritiyor, bizleri ekonomik bir darboğaza sürüklüyor.
Vatandaşlarımızın akaryakıt fiyatlarının artışına karşı duyduğu öfkeyi, üzüntüyü canı yürekten yaşıyor ve paylaşıyoruz.
Vatandaşımızın deposunu doldururken fazladan verdiği her bir lirayı kendi cebimizden çıkmış gibi hissediyor ve her gün “yeni bir zam gelmesin” diye Allah’a dua ediyoruz. Çünkü her zam geldiğinde biz de batıyoruz.

Bu artışlar yüzünden ne vatandaş aracının deposunu fulleyebiliyor, ne de biz istasyonlarımızdaki tankları doldurabiliyoruz.
Bunlar samimi duygu ve düşüncelerimiz. Yüreğimizle konuşuyoruz.
Dolayısıyla kamuoyunun fiyat artışlarına yönelik olumsuz tepkilerini hak etmediğimizi, aksine onlarla aynı duyguları paylaştığımızı bir kez daha vurgulamak isterim.
Burada özel bir parantez daha açmak istiyorum değerli meslektaşlarım.
Biz yıllardır maliyetin altındaki fiyatlar nedeniyle mağdur olduk. Yüzlerce bayi iflas etti. Zararına yakıt satmak zorunda bırakıldık.
Bunun için sürekli EPDK’dan taban fiyat uygulamasını istedik.

Peki EPDK ne yaptı?
İnadına taban değil, bugüne kadar tam 4 kez tavan fiyat uygulamasına gitti.
Kanunda sadece tavan fiyat yazmıyor.
Bu kanun size taban fiyat için de yetki tanıyor. “Bu ısrarlı talebimize rağmen neden taban fiyat uygulamıyorsunuz?” diye sorduk, buradan tekrar bir daha soruyorum.
Bunu gerçekten anlamakta zorlanıyoruz.
Şimdi hepinizin huzurunda bu talebi bir kez daha yineliyorum.
Bir an önce haksız rekabeti engellemek için, hazinenin soyulmaması için sektörümüzde taban fiyat uygulamasına gidilmelidir.
Kıymetli Meslektaşlarım,

Medyamızın Güzide Temsilcileri,

Olağanüstü günler yaşıyoruz.
Rusya ve Ukrayna arasında bir süredir devam eden gerilim maalesef sıcak çatışmaya dönüştü.
Bu süreçte dolar kuru ve petrol fiyatlarında ciddi dalgalanmalar oldu. Bu da akaryakıt fiyatlarına zam olarak yansıdı.
Örneğin bugün benzine 1,61 TL vemotorine ise 1,51 TL zam geldi. Bu çatışmanın bir süre daha devam etmesi halinde çok daha büyük fiyat artışları maalesef kaçınılmaz olacak.
Temennimiz sıcak çatışmanın bir an önce sona ermesi ve dünya genelinde barışın hakim olmasıdır. Biraz daha devam ederse, bu savaş akaryakıt bayilerinin batmasını hızlandıran savaş olarak tarihe geçecektir.
Fiyat artışının hızla devam ettiği bu dönemde PÜİS olarak akaryakıt fiyatlarının bir nebze de olsa indirilmesine yönelik bazı somut önerilerimiz var.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Sektörün tüm paydaşları ve oyuncularıyla kapsamlı bir güncellemeye ihtiyacı var. Hangi konularda bu güncellemenin yapılması gerektiğini sizlere tek tek anlatacağım.
Şimdi sizlerle bayilerin kurtuluş reçetesini açıklayacağım. Enflasyonu arttırmayacak bu reçete, aynı zamanda deposunu dolduramayan ve litre litre akaryakıt satın almak zorunda kalan tüketicileri de rahatlatacak bir tekliftir.
Bundan sonra anlatacaklarım aynı zamanda sektörün gri, kapalı, kimsenin bilmediği, kamuoyuyla paylaşılmayan alanlarıyla ilgilidir.
Bu konuları 4 başlık altında sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli Meslektaşlarım,
Çok Kıymetli Basın Mensupları,

Dağıtım şirketlerinin “Toptan satış” adı altında rafineri fiyatının yüzde 3’ü, hatta daha büyük oranlarda indirimler yaparak istasyonlar dışındaki mecralarda satış yaptıklarını biliyoruz.
Rafineri fiyatının yüzde 3 ve daha altında satış yapılması, dağıtım şirketlerinin ekstradan başka karlarının olduğunu gösteren en önemli bir unsurdur. Kimse zararına ticaret yapmaz, bu eşyanın tabiatına aykırıdır.
Petrol piyasası fiyat metodolojisi içinde tanımlı olmayan, rafineri fiyatının altında dağıtıcı lehine oluşan gri bir karlılık alanı var.
Bu gri alanda yüzde 5’lere varan bir kar marjı var. Yani aşağı yukarı bayi ve dağıtıcının toplam karına yakın bir orandan bahsediyorum.
Dağıtıcıların lehine De facto olarak rafineri fiyatının altında oluşmuş bulunan bu marjın kullanımı da uzun zamandır dağıtıcıların iradesine bırakılmıştır.
Buna ek olarak ithalat avantajına sahip dağıtıcıların bu akaryakıtı gerçekte hangi fiyata aldıklarını hiçbirimiz bilmiyoruz. Dolayısıyla karlılıklarını kendilerinden başka kimse bilmiyor.
Kaldı ki dağıtıcılar açısından bakıldığında, ürünlerin satışı toptan da olsa, pompadan da yapılsa tamamı teknik özellikler ve maliyet açısından bir fark yaratmıyor.
Özellikle büyük çapta ithalat yapma gücüne sahip dağıtıcıların sadece kendi çıkarlarına hizmet eden bu duruma son verilmesi gerektiğini düşünüyor ve bunu talep ediyoruz.
Çünkü kanunun ruhunda olan şeffaf piyasa yapısına aykırı olan, metodolojide yer almayan ve daha da önemlisi hiç adil olmayan bu durumun acilen düzeltilmesi gerekiyor.
Önerimiz, bahsettiğimiz en az yüzde 5’lere varan bu marjın fiyat metodolojisinin içine entegre edilerek toplam kar payına ilave edilmesidir. Bu konuda adalet ancak bu şekilde tesis edilebilir.
Bu önerimiz, enflasyonu arttırmayacak, tüketicinin yararına olacak ve bayilerin kar marjı sorununu çözecektir.
Hükümetimizin, kanun yapıcıların, düzenleyici kurumun, bu haksızlığa, bu adaletsizliğe acilen müdahale etmesi gerekmektedir.
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, ilgili bakan ve bürokratları ziyaret ettiğimde, taleplerimizin makul olmasını, tüketicileri mağdur etmemesini, enflasyonu arttırmamasını dile getirmişlerdi.
Biz ne enflasyonun artmasını, ne de tüketici ve bayilerin mağdur olmasını istemiyoruz. Sunduğumuz tüm önerilerde bu hassasiyetleri gözettik.
Dileğimiz en kısa sürede bu önerilerimizin hayata geçirilmesidir.
Bir diğer önerimiz ise uzun yıllardır dile getirdiğimiz elektronik sistemlerle yani otomasyon sistemiyle yapılan satışlarla ilgili.
Burada taşıt tanıma, otobil gibi isimler altında yapılan satışlardan bahsediyorum. Ve aynı zamanda indirim kartlarıyla yapılan satışları kastediyorum.
Bayinin izni olmadan, dağıtıcıların yolda gördüğü herkese indirim kartı dağıtıp, bu kartlar üstünden yapılan satışlardan bahsediyorum.
Yani dağıtıcıların bayilere finansman yükünü yüklediği, bayileri depocu, istasyonlarımızı ise depo gibi kullandıkları satışlardan söz ediyorum.
Bayilerin ve indirim almayan tüketicilerin mağduriyetinden bahsediyorum. İndirim alan 10 milyon, indirim alamayan 15 milyon araç sahibinden bahsediyorum. Çünkü bu indirimlerin maliyetini bayiler kadar, bu imkandan yararlanamayan tüketiciler de üstleniyor.
Bu şekilde yapılan elektronik satışlar, büyükşehirlerde bayilerin toplam satışlarının yüzde 40’ını geçiyor.
Biraz önce sizlere dağıtıcıların ilave karlarını çok açık ve net olarak izah etmeye çalıştım. İşte tam bu nedenle ilave yüzde 5 gibi bir kar marjı daha olan dağıtıcıların bu indirimleri kendi marjlarından yapması gerekir.
Bu indirimler asla bayiye yansıtılmamalıdır. Bu ucu açık ticaret, bayinin haberi olmadan yapılan bu indirimler, zaten zarar eden ve finansman yükü altında ezilen bayiler için ticaretten çok, zulme dönüşmüştür.
Bu sistem acilen değiştirilmelidir. Düzenleyici kurumun, yapacağı basit bir düzenlemeyle çok kısa zamanda bu haksızlığı ortadan kaldırılacağına inanıyorum.
Bu konuda bir öneri daha sunmak istiyorum.
Elektronik sistemlerle yapılan satışlarda yani otomasyon satışlarında dağıtıcılar indirim anlaşması yapabilir. Bayiler de hizmetini en iyi şekilde verir, ikmalini yapar, müşteri mağduriyet yaşamaz.
Zaten müşteriler bu konuda ciddi bir mağduriyet yaşıyorlar. Çünkü bu sistemler üzerinden birçok bayi kısıtlı satış yapmaya başladı.
Önerimiz dağıtıcıların bayilere sundukları bu hizmet karşılığında litre, ton, metreküp fark etmez, ama mutlaka bir hizmet bedeli ödeyerek bayilerin mağduriyetinin ortadan kaldırmasıdır.
Üçüncü önerimiz ise nakliye ücretlerine ilişkin. Biz nakliye ücretlerinin kar marjının dışında tutulmasını ve nakliye ücretlerinin kilometre bazında belirlenmesini öneriyoruz. Nakliyeyi kim yapıyorsa nakliye ücreti de ona verilmelidir diyoruz.
Dördüncü önerimiz kredi kartı komisyonları ile ilgili. Akaryakıt fiyatlarının son bir yılda 3 kat arttığı göz önüne alındığında, bayilerin finansman ihtiyacının da aynı oranda arttığını söyleyebiliriz.
Biraz önce sıraladım.
Bayinin yükü çok ağır. Ayakta durmakta zorlanıyor.
İstasyonlarımız bir bir karanlığa gömülüyor. Işıkları açık tutmak için mücadele ediyoruz. Adeta yaşam mücadelesi veriyoruz.
Bu haldeyken bir de finansman yükünü kaldırmamız mümkün değil.
Bankalar artık kredi vermiyor, dağıtım şirketleri limit açmıyor. Çünkü elimizde bankalara verecek gayrimenkul teminatı kalmadı. Çünkü zaten Türkiye’deki 13 bin istasyonun yaklaşık yarısı dağıtım şirketlerine haczedilmiş, teminat verilmiş, ipotek verilmiş durumdalar.
İstasyonların çoğu artık yakıt alamıyor. Binlercesi de kapanmaya aday.
Nasıl dağıtıcılarla bizim aramızdaki kar paylaşımı mevzuatın öngördüğü şekilde yüzde 50, yüzde 50 bölüştürülüyorsa, kredi kartı komisyonu maliyeti de yüzde 50, yüzde 50 bölüştürülmeli.
Tabii kredi kartı komisyonunun bayiye yük olmaması için girişimlerimizi yaptık. Akaryakıt sektörüne özgü bir düzenleme yapılarak yeni oranların belirlenmesini talep ettik.
Bu konuda olumlu sonuç alıncaya kadar ısrarla girişimlerimizi sürdüreceğiz.
Biz üstümüzdeki mevcut finansman yükünü kaldıramazken, bir de teminat yüküyle karşı karşıya bırakıldık.
Uzun yıllardır kaçakçıları sektörün dışına atalım, yaptırım uygulayalım diye mücadele verirken, sektörün tümüne teminat zorunluluğu geldi.
Dürüst, namuslu çalışan bayiler de bu yükün altına sokuldu.
Düzgün çalışan namuslu bayiler bu uygulamanın dışında tutulmalı, onlara yönelik farklı bir düzenleme yapılmalıydı ve mutlaka yapılmalı.
Tabii ki kaçakçılık yapanlar geçmişten bu yana hazineye verdikleri zararı kuruşu kuruşuna ödemeli ve en ağır şekilde cezalandırılmalı. Hatta onlara ürün tedarik edenler de cezalandırılmalıdır.
Biz düzgün ticaret yapan, dürüst bayilere getirilen bu yükün ortadan kaldırılması için kalıcı çözümler peşindeyiz.
Bulduğumuz çözüm yollarından biri, bayilerin vereceği teminatın sigorta kapsamına alınmasını sağlamak.
Çeşitli sektörlerde bu uygulamanın örnekleri var. Bu örneklerle birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığımıza ve Gelir İdaresi Başkanlığımıza raporumuzu sunduk.
İnşallah 31 Mayıs’a kadar bayileri banka kapılarında bekletmeyecek, faize ezdirmeyecek, evlerini, mallarını mülklerini bankalara ipotek verdirmeyecek bu modeli hayata geçireceğiz.
Değerli Meslektaşlarım,
Dağıtım Şirketlerinin Kıymetli Temsilcileri,
Basınımızın Güzide Temsilcileri,

Sektörümüzün sorunlarını, bayilerin feryatlarını, tüketicilerin beklentilerini ve beklentilerimizi açıkça ifade ettim.
Bütün çalışmalarımızı başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere ilgili tüm bakan ve bürokratlara sunduk.
Görüştüğümüz her isim bize hak verdi. Bayilerin zararına çalıştığını kabul ettiler.
Bizim önerilerimiz doğrultusunda sorunlarımızı çözmeye yönelik çalışmaların başlatıldığı bilgisini aldık.
İnanıyorum ki en kısa sürede bu taleplerimiz karşılık bulacak ve bayilerin sorunları çözülecektir.
Hükümet yetkililerinin bana söylediği gibi ben de size söylüyorum, biraz daha sabra ihtiyacımız var. Biraz daha sabretmeliyiz.
Geçmişte başarılı çalışmalar yaparak birçok sorunumuzu çözdük. Mevcut sorunlarımızı da tıpkı geçmişte olduğu gibi çözeceğiz.
Bayilerimiz o eski mutlu günlerine tekrar geri dönecek. Bundan en küçük bir şüphem dahi yoktur.
Ezcümle akaryakıt bayilerinin faaliyetlerini sürdürmeleri isteniyorsa, devlete vergi tahsildarlığını sürdürmeleri isteniyorsa, yarattıkları istihdamın korunması isteniyorsa, işsizliğe neden olmaları istenmiyorsa, akaryakıt bayilerinin karı yüzde 15 olmalı, karları kuruştan yüzdeye dönüştürülmeli ve kar payları enflasyona karşı korunmalıdır.
Yeter ki birlikte olalım.
Sizlerden ricam merdiven altında kurulan ve bel altından konuşan Sendikalara ve Derneklere itibar etmeyin.
Atılması gereken en doğru adımları PÜİS zaten atıyor.
Sendikanıza sahip çıkın.
Biz birlikte çok güçlüyüz.
Biz bu devlete, bu millete hizmet etmeyi meslek onuru olarak ilke edinmiş bir topluluğuz, büyük bir camiayız.

Kıymetli Meslektaşlarım,
Değerli Misafirler,
Saygıdeğer Basın Mensupları,

Bu vesileyle Sendikamızın 55. Kuruluş Yıldönümünü kutluyor ve bugüne kadar Sendikamızda görev yapan ve hakkın rahmetine kavuşmuş olanlara Allah’tan rahmet, hayatta olanlara da sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Ülkemizin dört bir köşesinden,kar kış demeden, tatil günü demeden, işinizi, ailenizi bırakarak sektörümüzün geleceğine ve meslek onuruna sahip çıkmak için buraya kadar geldiniz. Bize güç verdiniz. Sağ olun, var olun. Her birinize ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.

Beni sabırla dinlediğiniz için Şahsım ve Teşkilatım adına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
Biraz sonra soru cevap bölümüne geçeceğiz.
Sormak istediğiniz soruları sizlere dağıtılan kağıtlara yazarak divana vermenizi rica ediyorum.
Her birinizin görüşü bizler için önemli.
Bu görüş ve önerilerinizi ciddiyetle değerlendirip, çözüme kavuşturmak için canla başla çalışacağımızdan emin olmanızı istiyorum.

Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.